Alexandre Dumas'ın yazdığı Kamelyalı Kadın isimli eseri hakkında bilgiler. Ve Kamelyalı Kadın kitabının özeti.
Kitap Adı: Kamelyalı Kadın
Yazar: Alexandre Dumas, Tahsin Yücel (Çevirmen)
Baskı tarihi: 26 Ocak 2019
Sayfa sayısı: 234
Kitabın türü: Aşk, Dünya Klasikleri, Edebiyat, Roman
Orijinal adı: La Dame aux camélias
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ARKA KAPAK
Alexandre Dumas'nın (1824-1895) henüz 24 yaşında kendi
hayatından yola çıkarak yazdığı Kamelyalı Kadın, 19. yüzyıl Paris'inde geçer.
Soylu bir gencin, güzeller güzeli bir fahişeye âşık olmasıyla başlayan romanda,
mutluluklarının kısa süreceğinden endişe duyup mutlu olmak için acele eden iki
insanın tutkulu ilişkisi anlatılıyor. Fakat bu ilişkinin önünde aşılması güç
bir engel vardır; tek erkek evladının, uğruna ölümü göze alacağı kadından
vazgeçmesi için elinden geleni yapan bir baba...
Aşk için çekilen zorlukların yanı sıra itibar için verilen
mücadelenin nefes kesen bir dille aktarıldığı Kamelyalı Kadın, sadece dönemini
etkileyen bir roman olarak kalmamış, günümüzde de beğeniyle okunarak aşk
klasikleri arasındaki yerini sağlamlaştırmıştır.
KİTAP ÖZETİ
İlk 1848 yılında basılan Kamelyalı Kadın, oğul Alexandre
Dumas tarafından yazılmıştır. Bu konuda dünya edebiyatında bir karmaşa vardır.
Birçok okuyucu Üç Silahşörler, Monte Cristo Kontu gibi eserlerin yazarı
Alexandre Dumas ile Kamelyalı Kadın’ın yazarı Dumas’ı aynı kişi sanırlar. Kİ
aslında kitabımızın yazarı birinci Dumas’ın yasadışı oğludur.
Kamelyalı Kadın’ın basıldığı yıllar (19. Yüzyıl) Paris’in en
çılgın devirlerini yaşadığı zamanlardı. Yazar Dumas kitabın konusunu ise gerçek
hayattan aldı. Bir nevi otobiyografi de diyebiliriz. Romanın baş kahramanı o
zamanlar ‘yosma’ diye tabir edilen, evli ya da bekar insanlarla ilişki kurup
hayatını bu şekilde sürdüren bir kadındı. Gerçek hayatta ise, Alexandre Dumas
Fils’in hayatında önemli bir yer tutan Marie Dupless adında bir köylü kızı
vardı. O da tıpkı kitaptaki karakterimiz gibi güzelliğiyle dikkat çeken ama
fakirlikten dolayı hayatını metres olarak yaşayan bir kadındı. Okuma yazma
bilmediği halde güzelliği sayesinde dikkat çekti ve 15- 16 yaşında iken
Paris’in tanınmış kadınlarından oldu. O kadar ki dönemin şairleri onun
güzelliğini şiirlerinde anlatmışlardır. Dumas Fils zaten tabiat olarak da
duygulu bir genç olduğu için Marie Duplessis’e aşık oldu. Tıpkı romandaki gibi
Marie hastaydı ve kader onları ayırdı.
Roman, anlatıcı kişinin bir açık artırmaya katılmasıyla
başlar. Veremden ölen Marguerite Gautier adlı kadının evindeki eşyalar
alacaklılar tarafından satışa sunulmuştur. Anlatıcı bu evden bir kitap satın
alır. Bir süre sonra kitapta imzası bulunan hukukçu Armand Duval ile tanışır ve
Armand, Marguerite Gautier ile arasında geçen hüzünlü aşk hikayesini anlatır.
Kadın kahramanımız kamelyaları çok sevdiği için Kamelyalı Kadın olarak
çağrılıyordur. Biraz ukala bir karakteri vardır. Hatta ilk zamanlar Mösyö
Armand Duval’a karşı ukalaca tavırlar takınır. Fakat Duval bu hareketleri hep
görmezden gelir. Zaten duygusal bir kişiliği olduğu için delicesine aşıktır. Bu
aşka Marguerita da karşılık vermeye başlar. Ancak Duval onu çok kıskanır ve
sadece kendisinin olmasını ister. Diğer taraftan kadının oldukça borcu vardır
ve parası olan Kont ve yaşlı Dük gibi insanlarla görüşmek zorundadır. Bu durum
Duval’ı kıskançlıktan çatlasa da kendi maddi olanakları elvermediği için sesini
çıkaramaz. Sonraları kadın da erkeğe deli gibi aşık olmaya başlar ve diğer
erkeklerle görüşmekten vazgeçer. Hayatında sadece Armand Duval vardır. Fakat bu
durum baba Duval’ın hiç hoşuna gitmez ve Paris’e gelir ve bu çifti ayırır.
Armand’ın babasının kadınla görüştüğünden haberi yoktur. Marguerite’nin kendi
isteğiyle ayrıldığını sanır ve ondan intikam almaya çalışır. Aslında bu amaç
gereksizdir ve bu yaptığından dolayı gerçeği öğrendiğinde Armand çok ama çok
acı çekecektir. Armand Duval bir süre sonra babasının sözünü dinler ve Paris’i
terk eder. Bir süre sonra Marguerita’nın öldüğünü duyar ve Paris’e gelir. Ondan
kalan kendisine yazdığı mektubu okur ve çok üzülür. Kadın tüm gerçekleri
anlatmıştır. Ayrılmak zorunda olduğunu ve onu delicesine sevdiğini yazar. Armand
son kez de olsa onun yüzünü görmek ister. Kadının kız kardeşinden izin alır ve
mezarı açtırır ve son kez ölü haline bakar.
Gerçek hayatta da Alexandre Dumas Fils, Marie’nin mezarına
yağmurlu bir günde Kont Perregauxla gelir ve mezarı açtırır. Kalanları Kont’un
yaptırdığı mezara naklettirirler. O günden beri bu kitabı okuyanlar Paris’e
gittikleri zaman bu mezarlığı ziyaret ederler. Marie Duplessis’in mezarına
çiçek olarak sadece kamelya götürülür, bu da bir gelenek halini almıştır.
Gerçekten büyük bir roman mı, değil mi tartışmaları
süregelsin; bu kitabın birçok okuyucuyu hüzünlendirdiği ve etkisi altına aldığı
bilinen bir gerçektir. Bu yüzden birçok sanatçının da dikkatini çekmiştir.
Örneğin, Verdi ünlü operası La Traviata’da bu eserden esinlenmiştir. 1981
yılında ise, Mauro Bolognini, bu kitabı konu alan “La Storia vera della Signora
delle Camelia” filmini çekmiştir.