İki İnatçı Keçi Masalı
Bir köprünün ortasında rastlaşmış iki keçi. Hep inatçılıkmış
meğer bu keçilerin suçu. Büyük keçi demiş yol ver önce ben geçeceğim. Küçük
keçi demiş eğer verirsem öleceğim. Tam köprünün ortasında toslaşmış iki keçi.
İkisi de suya düşmüş bunu görenler şaşmış. Keçilerin inatçısı suya düşer
boğulur. İnsanların inatçısı kim bilir ki ne olur.
İşte böyle arkadaşlar, işin aslı şöyleymiş:
Bir köylünün iki inatçı keçisi varmış. O kadar inatçılarmış
ki biri diğerinin yaptığı şeylerin tam tersini yaparmış. Öyleki birisi otlamak
için köylünün evlerinin kenarından akan derenin karşı tarafına geçse o mutlaka
bu tarafı tercih edermiş.
Yine birgün kırlara otlamaya gitmişler. Her taraf yemyeşil
taptaze çimenlerle doluymuş. Keçiler otlaya otlaya ırmağın kenarına kadar
gelmişler. Keçilerden birisi ırmağın bir yakasında, diğeri öbür yakasında
otlamaktaymış. İkisi de derenin karşı tarafından otlamak istemişler ve ikisi de
ırmağın üzerindeki köprünün tam ortasına rastlaşmışlar. İki keçi, köprüde burun
buruna gelmişler. Keçilerden birisi yol istemiş:
Diğer keçi yol vermeye yanaşmamış:
– Önce ben geldim, sen bana yol ver.
Keçilerin ikisi de inatçı mı inatçı. Köprüde kafa kafaya
toslaşmışlar. İkisi de kavga etmekten yorgun düşmüşler. Bir tos, bir tos daha
derken, keçilerin ikisi birden dengesini kaybedip, ırmağa düşmezler mi? İki
keçi, ırmakta bata çıka sürüklenmeye başlamışlar. Boğulmak üzereyken yaptıkları
hatayı anlamışlar.
Son sözleri:
– Keşke ikimizde bu kadar inatçı olmasaydık! Olmuş.