Cesur Yürek; (İngilizce: Braveheart) Mel Gibson'in yönettiği
ve başrolünü oynadığı tarihî, yarı kurgusal film. William Wallace'ın hayatını
anlatır. Film Türkiye sinemalarında yıllarca gösterilerek bir rekora imza
atmıştır. 1996 yılında 10 dalda Oscar'a aday olan yapım, yönetim, görüntü
yönetimi, efekt, makyaj ve en iyi film dallarında ödüle layık görülmüştü.
Öykü
M.S 1280 yılında, "Uzunbacaklı" Edward İskoçya'nın
büyük bir bölümünü işgal eder ve işgal sırasında William Wallace’ın babasıyla
ağabeyini öldürür. Amcası tarafından yurtdışında büyütülen Wallace, yıllar
sonra Uzunbacaklı’nın zalim yönetiminin sürdüğü İskoçya’ya döner. Çiftçilik
yaparak sakin bir yaşam kurmak isteyen Wallace beladan uzak durmaya çalışır.
Çocukluk aşkı Murron’a tekrar aşık olan Wallaca ona Murron’ın çocukken verdiği
ve yıllarca sakladığı “gül”ni gösterir. Daha sonra kralın koyduğu primae noctis
emri yüzünden gizlice evlenirler. Fakat bir gün, kasabadaki İngiliz askerleri
Murron’a tecavüz etmeye çalışır. Askerlere saldıran Wallace, Murron’ı kurtarır
ve bir ata bindirerek kaçmasını sağlar. Ancak Murron yolda yakalanır. Kasabanın
şerifi, bütün kasaba halkının önünde Murron’ın boğazını keser. Gözü dönen
Wallace, kasabadaki diğer İskoçların da yardımıyla İngiliz garnizonunu yener ve
o da şerifin boğazını keser.
Bölgedeki İngiliz lordunun karşılık vereceğini bilen Wallace
ve adamları, İngiliz askerlerinin üniformalarını giyerek bir İngiliz kalesine
girer ve kaleyi tamamen yakarlar. Wallace’ın kahramanlıklarından cesaret alan
İskoç halkı da İngilizlere karşı ayaklanır.
Wallace’ın efsanesi dilden dile yayılır ve dağılmış olan
İskoç klanları gönüllü olarak ona katılmak isterler. Wallace ordusunun başına
geçer ve Stirling’te İngiliz ordusunu yener. Bu büyük başarısı için, İskoç
soyluları onu İskoçya’nın koruyucusu ilan ederler. Daha sonra York'u işgal eden
Wallace burada Uzunbacaklı’yı bekler. Sıradaki büyük savaş için soylulardan
yardım ister ve İskoç tahtının varisi Bruce’dan yardım için söz alır. Ancak
Falkirk Savaşı’nda İskoç soyluları ona ihanet eder. Uzunbacaklı’ya yenilen
Wallace saklanmak zorunda kalır.
İngilizlerle gerilla taktiğiyle savaşmaya devam eden
Wallace, Falkirk’te ona ihanet eden iki İskoç soylusunu öldürür. Bu arada, daha
önce İngiliz elçisi olarak Wallace’la görüşen ve ona aşık olan Prens Edward’ın
(Uzunbacaklı’nın oğlu ve vârisi) eşi Prenses Isabelle, ona yardım eder. Sonra
bir geceyi birlikte geçirirler ve Wallace’tan hamile kalır.
Wallace’a ihanet ettiği için vicdan azabı duyan Bruce, onu
Edinburg’a çağırtır. Bu şekilde İngilizlere karşı başarılı olamayacağını
düşünen Wallace, soyluların yardımını alabileceği umuduyla bu daveti kabul
eder. Ancak Edinburg’a geldiğinde, Bruce’un babası ve diğer soylular tarafından
kurulan tuzağa düşerek yakalanır. Babasına karşı büyük bir öfke duyan Bruce,
onun babalığını reddeder.
Wallace Londra’da krala ihanet etmek suçundan mahkemeye
çıkar. Bunu reddeden Wallace, Uzunbacaklı’ya hiçbir zaman bağlılık yemini
etmediğini söyler. Bunun üzerine mahkeme, onun “acıyla arındırılmasına” karar
verir. Londra meydanında halkın önünde işkenceye maruz kalan Wallace, son
gücüyle “Özgürlük!” diye haykırır. Kafası kesilmeden önce, kalabalığa döner ve
Murron’ı ona gülümserken görür.