Adı: Einstein'ın Düşleri
Yazar: Alan Lightman, Algan Sezgintüredi (Çevirmen)
Baskı tarihi: 2012
Sayfa sayısı: 120
Kitabın türü: Bilim-Teknoloji-Mühendislik, Hikaye (Öykü)
Orijinal adı: Einstein's Dreams
Çeviri: Algan Sezgintüredi
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Aylak Kitap
ARKA KAPAK
Alan Lightman'ın modern klasikler arasında sayılan ve otuzdan fazla dile çevrilen çoksatar romanı Einstein'ın Düşleri dünyanın birçok yerinde tiyatroya, dansa hatta müziğe uyarlandı, ressamlara esin kaynağı oldu.
Italo Calvino'nun büyüleyici ve şiirsel diline benzer bir üslupla anlatılan hikayeler Einstein'ın 1905'te İsviçre'de bir patent bürosunda çalıştığı sıralarda zamanın doğasına dair kurduğu düşlere dayanıyor. Her bir düş zamanın bildiğimizden farklı aktığı olası dünyalara açılan bir kapı...
"Bu dünyada zaman dairesel ve insanlar sevinçlerini ve kederlerini tekrar tekrar yaşıyorlar..."
"Bu dünyada iki zaman var. Biri mekanik zaman, diğeri bedenin zamanı. İki zamanın karşılaştığı yer, umutsuzluk. İki zamanın ayrıldığı yer, hoşnutluk..."
"Büyüleyici dünyalar... Kışkırtıcı, etkileyici, enfes"
Michio Kaku, New York Times
"Büyüleyici"
Washington Post Book World
"Kışkırtıcı... keyifli bir okuma"
Wall Street Journal
"Lightman tablosunda boya yerine zaman kavramını kullanıyor... Zamanın doğasına dair eğlenceli ve tahrik edici bir keşif..."
Los Angeles Times
"Sonsuz derecede etkileyici... Zamana dolanmış insan yaşamının doğasının kuramsallıktan uzak büyülü bir anlatısı..."
The Boston Globe
ÖZET
Belleksiz dünya, şimdinin dünyası. Geçmiş sadece
kitaplarda, belgelerde. Her insan kendini tanıyabilmek için yanında yaşam
öyküsünü içeren kendi hayat defterini taşıyor. Her gün okumak suretiyle
ailesini, üst tabakadan mı yoksa alt tabakadan mı geldiğini, okulda başarılı
olup olmadığını, hayatında herhangi bir şey başarıp başarmadığını yeniden
öğreniyor. Hayat defterinden yoksun insan bir fotoğraf karesi, iki boyutlu bir
imge, bir hayalet. Zamanla her hayat defteri, baştan sona tek seferde
okunamayacak denli kalınlaşıyor. O zaman seçimler devreye giriyor. Mesela
yaşlılar gençliklerini veya son dönemlerini okumayı seçebiliyor. Kimileriyse
okumayı hepten bırakıyor. Geçmişi terk ediyorlar. Dün zengin olup
olmadıklarının, eğitimli olup olmadıklarının, mağrur olup olmadıklarının
saçlarını okşayan meltemden daha önemli olmadığına karar veriyorlar. Bu tür
insanlar doğrudan karşısındakinin gözüne bakıyor ve elini hararetle sıkıyor.
Böyleleri gençliklerindeki tempoyla yürüyor. Belleksiz bir dünyada yaşamayı
öğrenenler bunlar işte.