Adı: Satranç
Yazar: Stefan Zweig
Baskı tarihi: 13 Şubat 2020
Sayfa sayısı: 83
Kitabın türü: Dünya Klasikleri, Edebiyat, Hikaye (Öykü)
Orijinal adı: Schachnovelle
Dil: Türkçe
Ülke: Türkiye
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Kapak Arkası:
Satranç sonsuz eski, ama aynı zamanda sonrasız yenidir;
kuruluşu mekanik, ancak sadece hayalgücü ile etkilidir; geometrik açıdan sabit
bir alanla sınırlı olmakla birlikte kombinasyonlarında sınırsızdır, sürekli
kendini geliştiren, ancak yine de verimsiz, hiçbir yere götürmeyen bir düşünme
eylemidir; hiçbir şey hesaplamayan bir matematik, esersiz bir sanat, temelsiz
bir mimaridir.
Stefan Zweig'ın, 1942 yılında, Hitler iktidarından kaçarak
sürgün hayatı yaşadığı Buenos Aires'te yayımladığı Satranç adlı romanı, hem
yazarın intiharından önce bıraktığı bir veda mektubu hem de doğrudan Nazizm'i
hedef aldığı tek kurmaca eseridir. New York'tan Buenos Aires'e yapılan bir gemi
yolculuğunda, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, kendisi için beklenmedik
bir rakip olan Dr. B. ile karşılaşır. İsimsiz bir amatör olan bu gizemli
rakibin satrançla tanışmasının olağanüstü bir hikâyesi vardır. Bir Nazi kurbanı
olan Dr. B., o kara günlerde sadece satranç sayesinde ayakta kalabilmiştir.
Hikâyenin diğer kahramanı Czentovic ise iletişim kurmakta
zorlanan, yaşamında satranç dışında hiçbir şey olmayan, kazanmaya kurulu bir
saat, soğuk, küstah, kuralcı, yüzeysel, kültürsüz, karacahil bir
"dahi"dir. Bu kısa anlatıda, Zweig'ın tüm izleklerini bulmak mümkün:
dünün dünyasından bugünün dünyasına geçiş, marazi tutkular, sapkın zekâlar,
felaketlerini yaşamları boyunca taşıyan bireyler, fazişm ve kaba şiddet
karşısında Avrupa'nın ve dünyanın kaderi…
ÖZET:
Kitap, iki arkadaşın New York'tan Buenos Aires'e giden bir
gemiye binmesiyle başlar. Gemide gazeteciler de vardır çünkü dünya satranç
şampiyonu Mirko Czentovic de bir turnuva için Buenos Aires'e gitmektedir. Mirko
Czentovic, küçük yaşlarda anlama, konuşma gibi birçok konuda zorluk çekmiş bir
köylüdür aslında. Küçüklüğünde rahip olan babası ve arkadaşının her akşam
oynadığı üç el satranç müsabakalarını düzenli olarak izleyerek satranç
öğrenmiştir. Bir akşam babasının işi çıkıp da arkadaşıyla oynadığı satranç
yarım kalınca, Mirko babasının yerine oyuna girerek o eli ve devamındaki iki eli
daha kazanır. Babası buna çok şaşırır ve devamında şehirdeki satranç kulübüne
giderek yeteneğini herkese gösterirler. Böylece büyük bir şöhrete ulaşan Mirko
Czentovic, en sonunda da dünya şampiyonu olarak şöhretini zirveye ulaştırır.
Fakat satranç oyunu bitip de masadan kalkınca, çevresindekilere küçüklüğündeki
aptal bakışlarla bakmakta ve gazetecilere saçma ve anlaşılmaz yanıtlar
vermektedir. Bu nedenle gazetecilerle veya çevresindeki insanlarla satranç
dışında hiç konuşmamaktadır.
Gün geçtikçe gemideki yolcular arasında bir satranç
şampiyonu olduğu duyulmaya başlar. Bunu duyan milyoner petrol zengini olan
McConnor, Czentovic'e para karşılığı bir el satranç oynamayı teklif eder.
Czentovic ise bu teklifi seve seve kabul eder. Fakat Czentovic'e karşı o sırada
orada bulunan tüm satranç meraklıları birlikte oynayacaktır. Hamle sırası
rakiplerine geldiğinde Czentovic salonun alt başındaki masaya gidip oturuyor,
hamle sırası kendisine geldiğinde ise ayakta bir saniye bile duraksamadan
hamlesini yapıyordur. Sonunda yalnızca kırk ikinci hamlede rakiplerini mat
eder. Fakat yenilgiyi hazmedemeyen McConnor Czentovic'e bir el daha teklif
eder. Yeniden yenilgiye doğru giderlerken beklenmedik biri çıkagelir.
Yapacakları hamlenin yanlış olduğunu, eğer bu hamleyi yaparlarsa birkaç hamle
sonra yenileceklerini söyleyerek doğru hamleyi yapmalarını sağlar. Bu her
hamlede böylece devam eder ve sonunda Czentovic ile berabere kalırlar. Buna
oldukça şaşırır ve sevinirler. McConnor adının Dr. B. Olduğunu öğrendikleri
dostlarına bir el tek başına Czentovic ile oynamasını, parasını kendinin
ödeyeceğini söyler. Fakat ne var ki Dr.B. oyun biter bitmez utangaç ve pişman
bir hale bürünür. Bunun imkansız olduğunu, 25 yıldır hiç satranç oynamadığını
söyleyerek oradan ayrılır. Dr. B. nin Czentovic'i yenmesini isteyen McConnor ve
diğerleri aralarından birini Dr.B'yi ikna etmek üzere güverteye gönderirler.
Dr.B'de bunu yapamayacağını söyler ve hikayesini anlatmaya başlar:
Seneler önce, babasıyla bir avukatlık bürosu işletirken,
hükumetten gizli işler yaptığı gerekçesiyle tutuklanır. Fakat hapise atılmak
yerine, içinde yalnızca bir koltuk, bir dolap, bir leğen ve küçük parmaklıklı
bir pencere olan küçük ve alçak tavanlı bir odada tutulur. Başlarda bir sıkıntı
yaşamasa da, zamanla saati ve zamanı bilemeyerek, yemeğini getirip götürmek
dışında bir şey yapmayan ve kendisiyle tek kelime dahi konuşmayan bir gardiyanı
görerek ve zamanını artık tüm ayrıntılarını ezberlediği pencereden görülen
duvarı izleyerek tüm beyin fonksiyonlarını yitirmeye başlar. Zaman zaman
sorguya götürülmektedir ve hiçbir iş görmediğinden gittikçe zayıflayan beyni ve
düşünce gücü ile sorgu sırasında ağzından bir şey kaçırmamak için büyük bir
çaba harcamaktadır.
Bir gün sorgu için beklediği odadaki askıda duran bir asker
montunun içinde bir kitap görür ve onu çalar. Çok mutludur, zira geçen onca
zamandan sonra ilk defa beynini çalıştıracak bir aktivitesi olmuştur. Hücresine
geldiğinde kitabı açar ve onun bir satranç oyunları kitabı olduğunu görür.
Başta hayal kırıklığına uğrasa da, sonraları ekmek içinden yaptığı taşları ve
satranç tahtası olarak kullandığı kareli yatak örtüsü ile kitaptaki tüm
oyunları oynamaya başlar. Zamanla tahta ve taşlara da ihtiyaç duymadan zihninde
satranç oynamaya başlar. Fakat bir süre sonra bu bir saplantı halini almaya
başlar. Tüm zamanını -uyku dahil- satranç oynayarak geçirmeye ve kendi
kendisiyle oynamaya başlar. Lakin bu kez de kendi kendiyle oynarken
yenildiğinde kendine kızmaya başlar. Oynarken gereğinden fazla
heyecanlanmaktadır. Bir seferinde yine kendine karşı kaybedince sinir krizi
geçirir ve eliyle camı kırarak elini keser. Sonra da hastaneye kaldırılır.
Doktorun onun soyadını tanıması sebebiyle onu bir şekilde oradan çıkarır. Artık
özgürdür, fakat bir daha satranç oynamamaya kararlıdır, ta ki gemideki
karşılaşmaya dek.
Hikayenin sonunda, Czentovic ile bir el daha oynamayı kabul
eder. Ertesi gün ilk elde Czentovic yenileceğini anlayınca pes eder ve Dr.B.
bir el daha ister. Fakat yine gereğinden fazla heyecanlanmaya başlamıştır. En
sonunda, sinir krizi tekrar nüksetmeye başlayınca kendine gelir ve oyunu
bırakır. Masada, Czentovic'i satranç taşları ile baş başa bırakmıştır.